Sayın Mesud Barzani’yle 1980 lardan günümüze çok özel ilişkisi olan B.Kouchner Fransız-Kürt çimentosuna Başur’un, Musulun yolunu açıp OYAK Çimento nun Irak’taki piyasa hâkimiyetinin sonuna o arzu ettiği noktayı koyabilecek mi?
Türkiye 2003 yılında Amerika Birleşik Devletlerinin ve koalisyon ortaklarının Irak’a müdahalesine karşı çıkıp, Amerikan askerlerinin Türkiye üzerinden Irak’a girmesini müsaade etmeyip İncirlik Hava üssünün bile bu harekat sırasında kullanılmasına karşı çıkarak Üssü uçuşa kapatırken, Saddam rejimini buna rağmen yüz milyarlarca dolar ve binlerce insani kayıp vererek Amerika ve koalisyon ortakları özgürleştirdikten sonra ,çakal gibi Irak’ta en fazla kâr eden ve hala da etmeye devam eden ülke oldu.
Irak’a 2003 yılından günümüze kadar Türkiye’den ihraç edilen mamullerin başında Çimento gelir.
TSK’lıların ticari kuruluşu OYAK Türkiye’deki tüm şirketler arasında T.C’nin stratejisini birinci elden alan tek şirket. Irak’a yapılacak Askeri Harekata – TC katılmasa, karşı çıksa da- Harekatın akabinde Irak’ın savaştan yıkıma uğramış bölgelerinin onarımı için her şeyden önce çimentoya ihtiyacı olacağının hesabını, muhasebesini Harekat öncesi yapmıştı zaten OYAK.
Ve kuzey Irak’a yani Başur- Erbil’de şube açan ilk şirketlerden biri oldu OYAK.
OYAK ÇİMENTO 2003’ten günümüze Irak’tan elde ettiği kazanç rakamlara sığmazken, Türkiye borsasında son 14 yıldır astronomik değer kazanan da oldu.
Erdoğan’ın 2011 yılına kadar Kardeş deyip ailece ağırladığı Assad, Erdoğan’ın sözcülüğünü yaptığı Qatar, Suudi Arabistan projesine hayır deyince olan oldu, bu üç ülke suni radikalizmi silahlandırıp Assad’ın üzerine saldılar. Bunu yaparken ama yine ilk elden hiçbir ticari şirketin ulaşamadığı stratejik bilgilere sahip olan OYAK Çimento Suriye’nin ve Irak’ın yıkım sonrası inşası için elde edeceği kârın şehvetin’in sarhoşluğundaydı.
‘’Yanlış hesap Bağdat’tan döner’’ misali Erdoğan’ın Suriye üzerine yaptığı tüm hesaplar şimdiye kadar boşa çıktığı gibi, bu hesabı da ağır bedellerle boşa çıkacaktır.
Suriye’de Erdoğan bu kez de Çimentoya tosladı.
Rojava, dünyada çimentonun hammaddesi en kaliteli kalkere sahip ve bilindiği gibi günden güne dünyamızdaki kalker rezervleri azalıyor. Yani Xuda’nın Kürtlere sunduğu cennetinde her şey olduğu gibi Kalker’de var ve de en kalitelisi.
Assad 2000 yılında babasından boşalan “Cumhurbaşkanlığı “koltuğuna oturduktan sonra Fransa’yla olan ilişkilerini titizlikle geliştirdi. Öyle gözüküyor ki bunu sağlayanda dünyanın en büyük çimento devi Fransız şirketi Lafarge oldu. Lafarge öyle bir şirket ki, bir anlamda o demek Fransa, Fransa demek Lafarge demektir. Daha 19 yüzyılda Süveyş kanalını inşa eden şirket… Ve dünyanın 60 tan fazla ülkesinde çimento fabrikalarının sahibi, ki bu ülkelere ABD’de dahildir…
Lafarge Suriye’de çimento fabrikaları inşa etme müsaadeleri ve bir düzine üretim-ticaret avantajı sağlayan Assad’ın Paris’e götürülüp Cumhurbaşkanı Chirac’ın elinden Elysse sarayında devlet ödülü alması olayın folklorik gösterisiydi.
Lafarge’nın yatırımlarına zarar geleceği endişesiyle Suriye’de iç savaşın patlak vermesini en az isteyen ülke Fransa’ydı.
Öyle gözüküyor ki Türkiye ve ortakları el altından DAİŞ’e Lafarge çimento fabrikalarını patlatın derken, Lafarge’ın özel görevlileri DAİŞ’e patlatmamaları için milyonlarca dolar para verdikleri iddiası Fransa ceza mahkemelerinin tutuklularla başlattıkları yargı süreci hala devam ediyor.
YPG / YPG 2015 te Deyr’e Zoru özgürleştirirken DAİŞ geri çekilip oradaki çimento fabrikasını kale gibi kullanmış, ondan fabrika büyük zarar görmüştü, Kobane yakınındaki fabrikayı özgürleştirirken de YPG/YPJ askeri açıdan çok sıcakkanlı davrandı. DAİŞ daha 2011 yılında yeni faaliyete girmiş ve inşaat bedeli 450 milyon euro olan fabrikanın jeneratör kısmını kaçarken patlatmış ve fabrikaya 20 milyon Euro’luk zarar vermişti. Bu tecrübelerden sonra YPG /YPJ Raqqa yolu üzerindeki bedeli tahminen 800 milyon euro olan fabrikayı özgürleştirirken daha tedbirli, soğukkanlı davrandılar. Fabrikayı önce ablukaya aldılar, aç-susuz kalan, çaresizlik içindeki DAİŞ’lilerle müzakereden sonra zarar görmeden teslim aldılar, karşılığında da DAİŞ’lilerin gitmesine izin verdiler.
Membic’deki fabrikada Kobane’deki gibi yeni, modern teknolojiyle donatılmış ve maliyet bedeli 650 milyon euro ve hiç de zarar görmeyeni.
1979 yılında Sınır tanımayan doktorlar örgütünün kuruluş süresinde tanıdığım Bernard Kouchner’in, bundan bir süre önce aniden Rojava’da olduğu görüntüleri geldiğinde PYD’le bu konuyu da görüşmek için gittiğinin kokusu havadaydı.
Basına yansıyan bilgiler doğruysa, Lafarge akabinde PYD’ye de fabrikalarının korunması için milyonlarca euro ödemiş.
Trumpla Macron arasında bir kaç ay önce yapılan görüşmede, Trump’un düşünce sistemini tanıyanlar Trump’un ” Bak gencim, benim askerlerim senin ülkenin fabrikalarının Suriye’deki bekçileri değil. Senin fabrikalarını koruduğumuz için bize ya bunun bedelini ödeyeceksin yada sen kendi askerlerini gönder fabrikalarını korusunlar “dediği büyük bir ihtimal. Akabinde Macron PYD’le Elysee sarayında 2 saat süren görüşmeyi gerçekleşirdi ve hemen sonrada Fransız askerleri Membic’te görülmeye başlandı. Tahminlere göre Rojava’da 1200 civarında özel Fransız komandoları var ve bu sayı daha da yükseleceğe benziyor .
OYAK bir taraftan çimento sektörünün Türkiye’deki öncüsü ama diğer taraftan ‘da OYAK Renault şirktekinin 49% hissedarı!
OYAK adına Erdoğan’ın Macron’a Renault’un Türkiye’deki yatırımını işaret ederek baskı yapmış olması ihtimali yüksek. Ama Lafarge, dünyanın diğer devi İsviçrenin HOLCİM ‘iyle dünya evine girerek devlikten çıkıp sektörün dünyadaki hakimi oldu.
Lafarge’ın HOLCİM’le evliliği İsviçre bankalarında gizli hesapları olanların uykusunu kaçırdımı acaba ?
Dünyadaki bir kaç atom gücüne sahip ülkelerden biri olan Fransa’nın Macron’unun kalbinde Ulusal Renault’un OYAK’la ortaklığı yatsa da, Lafarge’ın çıkarlarını savunması silme gücüne sahip olmadığı alnındaki kader yazısıdır.
Geçtiğimiz haftalarda İstanbul’da Erdoğanın başkanlığında düzenlenen İslam İşbirliği Konferansında tüm İslam ülkelerini İsrail’e karşı cihada çağıran Erdoğan dı. İsrail sadece ve sadece çimento konusunda Türkiye’ye bağımlı. Yahudi kökenli olduğu söylenilen Sayın Kouchner’in Rojavada ki temasları sırasında Lafarge’ın ürettiği,üreteceği Kürt çimentosunu İsrail’e ulaştırma yollarını da görüştü’mü acaba? Ne dersiniz?
Sayın Mesud Barzani’yle 1980 lardan günümüze çok özel ilişkisi olan B.Kouchner Fransız-Kürt çimentosuna Başur’un, Musulun yolunu açıp OYAK Çimento nun Irak’taki piyasa hâkimiyetinin sonuna o arzu ettiği noktayı koyabilecek mi?
OYAK Çimento ağzındaki salya bezlerine hakim olamadan iştahlandığı ,DAIŞ’e yakıp-yıktırtığı Suriye ve Irak’ta daha yakın geçmişte Türkiye Başbakan’ın OYAK’ın sözcülüğünü üstlenerek Musul’un onarımına da talebiz derken, öyle bir çimento duvarına tosladılar ki girdikleri Afrin’den bile “Sûvar hat û peya çû”ya bile şükredecekler.
OYAK Çimento Grubunun Mardin’deki fabrikasından yani Kürtlerin çimentosunu Suriye, Irak’ta yıkılmasına sebep olduğu Kürt evlerinin inşası için Kürtlere satıp ellerindeki son kuruşu almanın planını yapıp, şehvete gelirken, inşaat malzemelerinde dünya hakimi olan ve belki de cirosu TC’nin cirosundan daha fazla bir deve toslaması “Etme kulum bulursun”u dedirtiyor…
Bugün artık Türkiye’nin Rojava’da karşısında sadece YPG/YPJ değil dünyanın 2 büyük atom gücü var.
Leave A Comment